ANTALYA – Her yıl 1-8 Mayıs tarihlerinde İstanbul, Ankara ve İzmir’de yapılan ve yıl sonuna kadar yurt turuna çıkan 18. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’nin, 16 Aralık’ta başlayan Antalya ayağı tamamlandı.
2006 yılında ‘Üretin Gösterelim’ sloganıyla başlayan festival, bu yıl da politik dönem hikayeleri ve toplumsal sorunları vurucu anlatımlarla ele alan filmlerden oluşan seçkisiyle dikkat çekti. Ana akım sinemalarda kendilerine yer bulamayan yönetmen ve filmlerin yer aldığı festival, sanatın değiştirici ve dönüştürücü gücünü ücretsiz gösterimlerle izleyiciyle buluşturdu.
10 GÜNDE 100’E YAKIN FİLM
Festivalde 10 günlük program boyunca 100’e yakın belgesel, uzun ve kısa metrajlı film, ücretsiz olarak gösterildi. Festivalde Türk Tabipleri Birliği’nin şubat depremlerinin ardından bölgede yürüttüğü çalışmaları konu alan, yönetmenliğini Sibel Tekin’in yaptığı “Duvarsız Odalar: Dayanışmadan Süzülen Umut” adlı belgesel filmin gösterimi yapıldı. 68’liler direnişinin liderlerinden Ankara Fen Lisesi ve ODTÜ mezunu Tayfur Cinemre’nin hayatından bir kesit sunan “Beyaz Motosiklet” adlı belgesel film, festivalde yoğun ilgi gördü.
Kıbrıs meselesini, adanın her iki yakasında yapılan eğitim propagandası üzerinden anlatan “Tarih Eğitiminin Ötesinde” adlı belgesel film de festivalin dikkat çeken yapımlarından biriydi.
FEMİNİST DAYANIŞMAYA ÖDÜL
“Haberin Ötesinde”, “Navnişan”, “Don Don Kurşunu”, “Larva” gibi çocuk istismarından cinsiyetçi haberciliğe toplumsal sorunlara değinen kısa filmlerin ve Rus yapımı “Yaşam Ücreti” animasyonunun gösterildiği festivalde, geçen yılki feminist gece yürüyüşünde Antalya’da 40 kadının gözaltına alınması sırasında üstlendikleri görevle öne çıkan Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu’na plaket verildi.
Festival kapsamında DİSK Enerji-Sen Genel Başkanı Süleyman Keskin ve DGD-Sen Genel Başkanı Neslihan Acar’ın katılımıyla işçi hareketini ele alan bir panel de yapıldı.
DİRENİŞİN PERDEDEKİ SESİ
İşçi Filmleri Festivali’nin 18’inci yılında alternatif, muhalif bir festival haline geldiğini söyleyen Antalya Festival Koordinatörü ve Antalya Halkevleri Yöneticisi Kutay Meriç, toplumsal mücadelenin yükselişte olduğu bu 18 yıllık süreçte festivale ilginin günden güne arttığını ifade etti. İFF’nin işçi ve halk direnişinin perdedeki sesi olduğunu belirten Meriç, festivalin içeriği ile ilgili şunları söyledi:
“İşçi hareketini, kadın mücadelesini, demokrasi savunusunu, çevre ve doğa refleksini, sınıf mücadelesinin bir parçası olarak görüyoruz. Festival her yıl olduğu gibi bu yıl da işçi filmlerini göstermekle kalmadı. Akbelen’den İkizdere’ye, Latin Amerika’dan Çin’e kadar doğanın yağmalanmasına karşı yürütülen mücadelenin de bir parçası oldu. Salonlarını gösterimlere açan demokratik kurumların da desteğiyle festivali tamamladık.”
NEJLA DEMİRCİ SANSÜRÜ ANLATTI
DİSK Akdeniz Bölge Temsilciliği, KESK Antalya Şubeler Platformu, Antalya Tabip Odası ve Antalya Halkevi tarafından ‘sponsorsuz, yarışmasız, ücretsiz, alternatif bir festival’ olarak planlanan İFF, bu yıl sansür tartışmalarıyla gündemden düşmeyen 60’ıncı Antalya Altın Portakal Film Festivali ile ilgili tartışmalara da sahne oldu. Bu yılki Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde belgeseli sansürlenen Nejla Demirci, festivale konuk oldu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın talebiyle film seçkisinden çıkarılan “Kanun Hükmü” filminde iki KHK’lının hak mücadelesini anlatan yönetmen Nejla Demirci, festivalde katıldığı söyleşide festivalin iptal olmasına giden süreci anlattı.
‘SANSÜR İFŞA OLDU, BU İLK DEĞİLDİ’
Mahkemeyi etkilememek için filmi Antalya’da dava sonuçlandıktan sonra göstereceklerini söyleyen Demirci, sinema sektöründe birçok sansür olayının açığa çıkmadığını belirterek, “Antalya çok iyi bir şey yaptı sinema emekçilerine. Sansür ifşa oldu, nihayet yaşadıklarımız ortaya döküldü. Büyükşehir, sansürün gerçek adresini saklamak için çok çabaladı. Ama biz gerçek adresi gördük. Bunları yaşamak korkunçtu ama açığa çıktı. Bir belgesel film aracılığıyla izleyici de sinemacı da Türkiye’deki kültür sanat ortamının iç yüzünü görmüş oldu. Bu ilk değil, Altın Portakal’da daha önce de Reyan Tuvi’nin Gezi olaylarıyla ilgili ‘Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek’ belgeseli sansürlendi. ‘Şu sahneyi çıkar, bu sahneyi koy’ derken en nihayetinde festivalin ulusal bölümü kapatıldı” dedi.
‘KORKU İKLİMİNİN SOMUT BİR ÖRNEĞİ’
Antalya festival komitesi adına konuşan Ulaş Yılmaz ise şunları söyledi: “Antalya Altın Portakal Film Festivali, estirilen korku ikliminin somut bir örneği olarak programdaki ‘Kanun Hükmü’ filmiyle ilgili kopartılan fırtına nedeniyle tarihinde ikinci kez iptal edildi. Bu durum bize, devlet, yerel yönetim ve büyük sermaye destekli bu tür etkinliklerin yaratılan korku ikliminde nasıl da kırılgan olduğunu bir kez daha gösterdi. Sanatın özgürleştirici rolüyle bütünleşen bu tür bağımsız, sponsorsuz, gönüllü festivalleri daha önemli hale geliyor.”